Sayfalar

5 Eylül 2014 Cuma

Son Yazı

Bir bahar sabahına uyanmışım sanki
Pembeye boyanmış dallardaki tomurcuklar
Yeşiller çocuk, gökyüzü mavilenmiş
Bulutlar yeryüzüne inse şaşırmam hiç
Bugün eteklerim bile neşe saçıyor
Ellerimde avuç avuç umut var
Bir peri durmadan şarkılar söylüyor
Sarılmak istiyorum tam da şu anda tüm insanlara
Tutup bir küçük eli, çıkmak istiyorum yalnızlık nehrinden
Güvenmek ve yıkmak duvarlarını kalbimin
Tüm varlığımı ortaya koyup öyle yaşamak istiyorum.


Bir küçük deniz kızı, bir küçük gri gölde yaşardı uzun zaman önce. Yalnızlık tek arkadaşıydı. Kendi kendiyle olurdu uzun sohbetleri. Mutluluk her sabah doğardı penceresine. Bembeyazdı içi. Gülümsemeleri kırıktı, temkinliydi. Duvarları vardı dört bir yanında. Büyük hüzünler gelip de çalmasın diye mutluluğunu…
Bir gün bir küçük kız gelip çaldı kalbinin kapısını. Geldi de çıkardı onu bu gri gölden. Küçük ama sağlam elleri vardı. Geceden bir parçaydı gözleri... Duvarları yıkıldı, yerle bir oldu içinde büyüyen sevgiyle, tüm kalkanları. Korunmasız ve apaçık bıraktı kalbini. Alıp ortaya koydu tüm varlığını. Kuyruğunu kesip attı bir çift ayak için. Gitmek için küçük kızın peşinden. Yalnızlığı bırakıp çok uzaklara gittiler ikisi. Yolundan çıktı başka yollara saptı deniz kızı. Kaybetti yönünü. Tek pusulası o gelen küçük kızdı artık.

Mutluluğun en büyüğünü gördü gözleri. Neşeyle uyandı her güne. Sevginin pembeliği ve tatlılığı ile geçiyordu zaman. Hayat çok güzeldi. Neden kapatmıştı sanki kendini o duvarların ardına. Neden mahkum etmişti kalbini renksiz bir yalnızlığa.
Bir sabah geceye uyandı. Bir daha hiç doğmayacakmış gibi kararmıştı dünyası. Yıldızların hepsi dökülmüştü. Ne bir dilek hakkı vardı ne de yürüyebileceği bir yol kalmıştı. Yerle bir olmuştu dünyası. O küçük kız yoktu artık. Bomboş kalmıştı elleri. Kimsesiz kalmıştı büsbütün. Yakınlarda bir yerde paramparça olmuş kalbinden keskin parçalar buldu. Dokunamadı. Kesildi elleri.
Kalkıp ayağa, yürümek istedi. Bundan önce yalnızdı yeniden yapabilirim sandı. Ama burası o güvenli gölü gibi değildi. Hiç görmediği tehlikelerle doluydu. Karanlık durmadan çelme takıyordu ona. Düşmeleri ezber etmişti artık. Yara bereyle yıpranmıştı ruhu. Hastaydı çok. Ne gücü kalmıştı ilerlemeye. Ne de durmaya cesareti vardı. Kızdındı. Onu bırakıp gidene kızgındı. Kendine kızgındı. Güvenmenin en acı halinde kirpiklerinden saç tellerine değin yanıyordu.

Ve bir gün, onu gördü. O küçük kızı. Büyümüştü. Bir koca kadın olmuştu artık. Üzerinde günahlardan yapılmış öfkeli bir elbise, yakılmış sözlerin üzerinde salınıyordu. Rüzgarda uzadıkça uzuyordu saçları. Ve gözleri tüm parlaklığını yitirmişti sanki. Donuk bir karanlıktan ibaretti sadece.
Ağlayarak uzaklaştı oradan. Koştu günlerce. Hiç durmadı. Bakmadı ardına. Bakamadı. Öyle çökmüştü ki üzerine bir korku. Artık korkusu tüm insanlığaydı. Hatta tüm geleceğe. Temizlenemedi bu histen. Çekip atamadı bu miskin duyguyu üzerinden. Elleri titrek olmuştu, kalbi büyüyüp sığmaz olmuştu göğsüne, zihni ona anlaşılmaz oyunlar oynuyordu her gece. Kendinen bile kaçmak istedi. Ama insan herkesten kaçar da bir kendinden kaçamazdı işte. O an anladı ve durdu. Kaçmak değil, savaşmak kurtarırdı onu bu dertten. Olduğu yerde döndü ve boğazına dolanan o duyguya çekti kılıcını. Hiç durmadı ve kesti. Kırmızıya boyandı gece. Bir mürekkep gibi yayıldı kopkoyu kızıllık, siyaha. Kurtulmuş muydu artık küçük, kuyruksuz deniz kızı?





Yaşamak bencillik, var olmak için yok etmektir.
Sevmelere aç, duvarlarında nöbet tutmaktır kalbinin
Şarkıları boşuna dinlemektir mesela
Nefes alıp, nefes vermektir yalnızca.
Merhameti ancak kendine kadar hissetmektir.
Tutmamak ve bir anda bırakabilmek demektir elindeki eli.
Vicdanını söküp atmak, çocukluk anılarıyla bir köşeye
Ve sevgileri, öldürmek demektir, dilinden kalbine geçmeden.

Bencil olmayan var olamaz bu kirli dünyada.
Öyle sevmeler falan zayıf düşürür insanı, yıkıp da duvarlarını.
Şarkı dediğin bir solukta tükenmeli, öyle çok düşündürmemelidir.
Nefes alıp nefes vermektir yaşamak bir yerde, fazlası değil.
Merhamet düşürür insanı, olmaz duygulara.
Öyle verdiğin sözleri tutmana lüzum yok hem.
Elindeki eliyse çıkarların için söküp atabilirsin yani
Sana güvenmiş inanmış, bunlar onun zayıflığı senin sorunun değil.
Zira vicdanını daha çocukken bir kuytu köşede bırakmış olmalısın
En mühimi sevgi, sevgi yalnızca birkaç cümleden ibarettir, unutma.
‘Seni seviyorum.’ Diyebilirsin lakin bunu kalbin hiç duymamalı.
Kalbin bu zamana dek orada hayatta kalabildiyse tabii.
Zira taştan tek farkı rengidir bu saatten sonra.

Ve senin şu saksıdaki çiçekten iki farkın var demektir bu halde
Birincisi o mahlûkat bir başka canlıya zarar veremez.
İkincisi ise kendi besinini kendi üretebilmektedir çok şükür.